Bugün Hangi Filmi İzlediniz?
-
kuzeydebiryer
- Yönetmen
- Mesajlar: 399
- Kayıt: 27 Ağu 2024
- Tepkiler puanı: 23
- Şehir: Kocaeli
- İletişim:
Bugün Hangi Filmi İzlediniz?
Mary Bronstein'ın yönettiği bu film bizleri "Linda Kaygılar Diyarında" temasıyla adeta esir alıyor. Linda ile bir doktorun odasında yakın plan çekimiyle tanışıyoruz. Karakteri adeta taciz eden bu yakın çekim ister istemez hem bizi rahatsız eden hem de karaktere odaklanmamızı sağlayan bir teknik. Filmin başında Mary Bronstein bizi ele geçireceğini, bunaltacağını, içinden çıkılmaz bir deliğe iteceğinin mesajını veriyor. Linda karakterini canlandıran Rose Byrne'a bu senaryo gittiğinde menajeri mutlaka okumalısın diye not düşmüş. Rose Byrne bu senaryodan nasıl etkilendiyse filmde inanılmaz bir performans ortaya koymuş. Adeta büyülendim kaotik yapının atmosferini yüzüne, benliğine kazımış. Berlin'de aldığı ödülü sonuna kadar hak ediyor. Film boyunca Linda'nın ağır bir travma ile başlayan çözülme ve akıl sağlığına yitirme sürecine şahit oluyoruz. Kızının yaşadığı tıbbi bir sorunla başlayan bu travma küçük krizler ile sürekli besleniyor. Yönetmen Linda'nın kızını bize göstermeyerek Linda'nın kızına bakışını çok iyi yansıtmış. Kızı bir birey olmaktan çıkartılarak bir sorun olarak hep ortada var. Hasta bir kız çocuğu ile bağ kuran bir izleyiciyi yönetmen kesinlikle istememiş. Yaptığı bu seçim bizi Linda karakterine daha çok yaklaştırdığı gibi onun kızına bakış açısını da kabullendiriyor. aslında bu hikaye yönetmenin travmatik bir deneyiminden beslenmiş. Kızının hastalığı ile bir otel odasında 8 ay geçirmiş. Bu dönemi varoluşsal bir kriz olarak değerlendiriyor. Kendisi de psikoloji alanında uzun yıllar çalışan bir kişi. Hayatının travmatik olayı ile mesleki bilgisini bu senaryo da mükemmel şekilde birleştirmiş. Linda'nın evinde ortaya çıkan delik ile kızının midesine uzanan tüpün deliği arasında bir bağ inşa edilmiş. Linda bu travmatik olay ile nasıl başa çıkamıyorsa evinde ki bu delik ile de bu şekilde başa çıkamıyor. Bastırılmış duygularının çatlakları bu delikler. Yüzleşmeden kaçtığı ama varlığından kurtulamadığı bu sorun film boyunca kaygılı bir delilik haline bürünüyor.
Filmde sevdiğim noktalardan birisi de Linda'nın bir terapist olması. Hatta bir terapiste giden bir terapist olması. Hayatımızda bizi baskı altına olan olayların bizi nasıl ele geçirdiğini bu işin içinde ki olsak ta faydası olamayacağını. Bütün sorunları çözen bir üst akılın bile olamayacağını bu durum ile anlatmış. Terapisti rolünde ki Conan O'Brien'ı ilk önce yadırgasam da zamanla varlığına alıştım. Bu tercih hatalı bir tercih gibi gözükmüştü başta. Ama bununla yönetmenin ne yapmak istediğini anlıyorsunuz. Bildiğiniz, güvenebileceğiniz ve her şeyi çözebilecek bir değnek hiç bir yerde yok. Filmde ses kullanımı filmin anksiyetik atmosferi ile çok uyumluydu. Deliğin oluştuğu anda ki patlayan baslar. Terapide ki saatilerin tik tak sesleri hepsi iyi düşünülmüş bir yapıydı.
Uzun zamandır beni kendine mecbur bırakan ve bir şekilde alacakaranlığa dönüşen bir iş görmemiştim. Kamera teknikleri, senaryosu ve mükemmel oyunculuğu ile bu senenin en özel işlerinden biri. Mutlaka izlenmeli.
8 / 10
-
svsknr
Konu yazarı - Yönetmen
- Mesajlar: 1514
- Kayıt: 24 Ağu 2024
- Tepkiler puanı: 93
- Şehir: Edirne
- İletişim:
Bugün Hangi Filmi İzlediniz?
Çok daha iyi olabilecekken, abartılı dramasıyla sıradan bir işe dönüşmüş.
Ve yırtılmış bir tül gibi, savrulup duruyor zaman...
-
kuzeydebiryer
- Yönetmen
- Mesajlar: 399
- Kayıt: 27 Ağu 2024
- Tepkiler puanı: 23
- Şehir: Kocaeli
- İletişim:
Bugün Hangi Filmi İzlediniz?
Çok dokunaklı bir hikayeydi. Hayat denilen bu kısa yolculuğumuza bir ağıt bu film. Filmi izlerken çok sevdiğim bir şair zihnimde canlandı. Edith Södergran'ın dizelerinde ki hüznü gördüm bu filmde.
"Sakin ol çocuğum, aradığın yok burada
var olanı görüyorsun; orman, sis ve uzayan raylar
Uzaklardaki bir yerlerdeki o ülkede
gökyüzü daha bir mavidir ve sarmaşıklı bir duvar vardır
veya bir palmiye,daha yumuşak esen bir rüzgar
ve hepsi bu kadar.
Çamın dallarındaki kardan başka birşey yok
Sıcacık dudaklarla öpecek bir şey yok
ve dudaklarda soğur zamanla
Ama çocuğum, kalbinin güçlü olduğunu söylüyorsun
ve ölümün boşa boşa yaşamaktan daha iyi olduğunu
Ne istiyorsun ölümden? Kokla giysilerinden gelen kokuyu
hiç bir şey kendi ellerinle getirdiğin ölümden daha çirkin olamaz
Yaşamın uzun hastalıklı saatlerini severiz
ve hasretin kısa yıllarını
göllerin çiçeklendiği kısa anları sevdiğimiz gibi. "
Göllerin çiçeklendiği kısa anlara sığan küçük mutluluklarıyla hüzne açılan bir yaşam. Hepsi bu.
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 3 Cevaplar
- 178 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen denisilin
-
- 9 Cevaplar
- 2209 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen denisilin
-
- 20 Cevaplar
- 5148 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen byKush
-
- 3 Cevaplar
- 1316 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen denisilin
-
- 5 Cevaplar
- 947 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen koyulacisiyahayakin