[İNCELEME] Bir Yalnızlık Senfonisi: 1988 Yapımı "Hanım" Filmi Üzerine Duygusal Bir Bakış
-
Konu yazarı - Webmaster
- Mesajlar: 1383
- Kayıt: 24 Ağu 2024
- Tepkiler puanı: 61
- Şehir: Edirne
- İletişim:
[İNCELEME] Bir Yalnızlık Senfonisi: 1988 Yapımı "Hanım" Filmi Üzerine Duygusal Bir Bakış
Türk sinemasının en dokunaklı ve samimi yapıtlarından biri olan 1988 yapımı "Hanım", yönetmen Halit Refiğ'in usta dokunuşu ve tiyatromuzun duayeni Yıldız Kenter'in hafızalara kazınan performansıyla, yalnızlığın ve geçmişe duyulan özlemin naif ama bir o kadar da sarsıcı bir portresini çizer. Film, İstanbul'un eski bir semtinde, değişen zamanın ve kaybolan değerlerin ortasında tek başına ayakta kalmaya çalışan Olcay Hanım'ın (Yıldız Kenter) iç dünyasına açılan hüzünlü bir penceredir.
Osmanlı paşası bir ailenin son temsilcilerinden olan Olcay Hanım, yıllar önce denizde kaybettiği subay eşinin anılarıyla yaşayan, asil ve zarif bir kadındır. Hayattaki tek yoldaşı, kendi adını verdiği kedisi "Hanım"dır. Film, Olcay Hanım'ın amansız bir hastalığa yakalandığını ve ömrünün son demlerinde olduğunu öğrenmesiyle başlar. Ancak onun asıl korkusu ölüm değil, kendisinden sonra can yoldaşı kedisine kimin bakacağıdır. Bu basit ama derin endişe, filmin tüm duygusal yükünü sırtlanır ve Olcay Hanım'ın karakterinin merkezine oturur.
"Hanım", diyaloglardan çok hislere ve anlara yaslanan bir filmdir. Yıldız Kenter'in her bakışı, her duraksaması, piyanosunun başında geçmişe dalıp gidişi, Olcay Hanım'ın içindeki derin yalnızlığı ve kırılganlığı seyirciye adeta fısıldar. Onun yalnızlığı, seçilmiş bir yalnızlık değildir; vefasız akrabalar, çıkarcı komşular ve hızla değişen, kendisininkine yabancılaşan bir dünya tarafından dayatılmış bir izolasyondur. Film, bu yönüyle modern hayatın bireyi nasıl yalnızlaştırdığını ve eski İstanbul'un "mahalle" kültürünün, komşuluk ilişkilerinin yitip gidişini de melankolik bir dille anlatır.

Olcay Hanım'ın kedisi için güvenli bir yuva arayışı, aslında kendi kaybolan dünyası için bir sığınak arayışıdır. Bu arayış sırasında karşılaştığı insanlar, toplumun farklı yüzlerini ve insani değerlerin nasıl aşındığını gözler önüne serer. Onun bu çaresiz çabası, seyircinin kalbine ince bir sızı gibi işler. Özellikle Eşref Kolçak'ın canlandırdığı ve Olcay Hanım'a yıllardır içten içe bir saygı ve sevgi besleyen Necip Bey karakteriyle olan sahneleri, filmin en sıcak ve umut dolu anlarıdır. İkisinin arasındaki konuşulmamış, yaşanmamış bir aşkın ve dostluğun gölgesi, filmin hüzünlü atmosferine buruk bir tebessüm katmayı başarır.
Halit Refiğ'in kamerası, 1980'ler sonu İstanbul'unu, eski ahşap konakların, dar sokakların ve boğazın o eşsiz ama bir o kadar da hüzünlü atmosferini şiirsel bir dille yansıtır. Müzikleri ise filmin duygusal dokusunu güçlendirerek, Olcay Hanım'ın ruh halinin bir yansıması haline gelir.
"Hanım", temposu yavaş, ruhu derin bir filmdir. Büyük olaylar ya da şaşırtıcı gelişmeler beklemeden, bir karakterin iç dünyasının en kuytu köşelerine inmek isteyenler için unutulmaz bir deneyim sunar. Bir kediye duyulan sevgi üzerinden, aslında hayata, vefaya, anılara ve kaybolan bir nezakete tutunma hikayesidir. İzleyenin boğazında bir düğüm, kalbinde ise hem bir sıcaklık hem de tatlı bir hüzün bırakır. Yıldız Kenter'in devleşen oyunculuğuyla ölümsüzleşen Olcay Hanım'ın o zarif yalnızlığı, sinemamızın en dokunaklı ve en "gerçek" karakterlerinden biri olarak her zaman hatırlanacaktır.
Ve yırtılmış bir tül gibi, savrulup duruyor zaman...
-
- Benzer Konular
- Cevaplar
- Görüntüleme
- Son mesaj
-
- 5 Cevaplar
- 542 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen sesizadam
-
- 3 Cevaplar
- 695 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen svsknr
-
- 0 Cevaplar
- 206 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen svsknr
-
- 2 Cevaplar
- 197 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen svsknr
-
-
Yeni mesaj [İNCELEME] Being There (Merhaba Dünya) 1979 - Hal Ashby
gönderen byKush » » forum Film İncelemeleri - 2 Cevaplar
- 1165 Görüntüleme
-
Son mesaj gönderen byKush
-