[İNCELEME] Last of Us
Gönderilme zamanı: 03 May 2025
Bu bir dizi incelemesi mi, yoksa oyun incelemesi mi emin değilim...
Last of Us... Sadece bir oyun değildi benim için. Tuşlara her dokunuşumda Joel'in yıpranmışlığını, Ellie'nin hayata tutunma çabasını iliklerime kadar hissettiğim, soluksuz bir yolculuktu. Enfektelerle dolu o karanlık dünyada hayatta kalmak zorundaydık. "Patır kütür" düşman öldürmek, o acımasız gerçekliğin bir parçasıydı. Adrenalin pompalayan çatışmalar, gergin anlar... Ama oyunun beni asıl derinden etkileyen yanı, bu şiddetin ardındaki insanlığı fısıldamasıydı.
Her düşman sadece bir engel, sadece yok edilmesi gereken bir tehdit değildi. Etrafta bulduğumuz bir mektup, terk edilmiş bir oyuncak bebek, duvarlara çizilmiş umut dolu bir resim... İşte o anlarda, o öldürdüğümüz insanların da bir zamanlar bizim gibi hayalleri, sevdikleri, korkuları olduğunu derinden hissettirebiliyordu! Belki de enfekte olmadan önce bir ailesi vardı, belki de sevdiği birini korumaya çalışıyordu. O çatışmaların ortasında bile, bir anlık bir duraksama, bir vicdan azabı filizleniyordu içimde. Onların da bir hikayesi vardı ve bu hikayeler, o kıyamet sonrası dünyanın acımasızlığını daha da katlanılır kılıyordu bir yandan da.
Diziye başladığımda ise içimde büyük bir heyecan vardı. O unutulmaz hikayeyi, sevdiğim karakterleri yeniden deneyimleme umudu... Ancak ekran karşısında geçen her dakika, içimdeki o heyecanın yerini bir hayal kırıklığına bıraktı. Özellikle Ellie... Oyundaki o inatçı ama kırılgan, zeki ve derinlikli karakterin yerini, sanki sürekli bir savunma mekanizmasıyla hareket eden, mesafeli birine bıraktığını hissettim. O empati kurduğum, bağlandığım Ellie gitmişti sanki.
Oyunda hissettiğim o gerilim, o hayatta kalma mücadelesinin ağırlığı, dizide mekanik bir aksiyona dönüştü sanki. Düşmanlar sadece karanlıktan fırlayan anonim figürlerdi. Onların olası hikayeleri, kayıpları, umutları... Hiçbirine dokunulmadı. Oyunun o katmanlı anlatımı, o ince detaylarla örülmüş insani dokunuşlar kaybolmuştu sanki.
Oyun bana, en karanlık zamanlarda bile insanlığın bir parçasının hala var olabileceğini, düşman olarak gördüklerimizin bile kendi içlerinde birer dünya taşıyabileceğini öğretmişti. Dizi ise bu derinliği ıskalamış gibiydi. Belki de farklı bir anlatım dili benimsemek istediler, belki de odak noktaları farklıydı ama benim için, o oyunda yeşeren empati tohumları, dizi ekranında yeterince sulanmamış gibi kaldı. O "uyuz" Ellie'nin ardındaki kırılganlığı göremedim, o düşmanların insanlığını hissedemedim. Ve bu, sevdiğim bir hikayenin farklı bir yorumunu izlerken içimde buruk bir tat bıraktı.
Peki, sizce bu dizi oyuna kıyasla nasıldı?