SİNETAYFA

Eskiden çeşitli mecralarda yazan, muhafazakâr kökenli bir sinema yazarı vardı: M.Nedim Hazar. Kendisi zamanında rahmetli Rekin Teksoy'un TRT'de sunduğu "Rekin Teksoy'la Sinema Gecesi"ne de konuk olarak herkesi şaşırtmış, o gece gösterilecek film için karşılıklı sohbet etmişlerdi. O yıllar işte böyleydi. Farklı kesimlerden insanlar aynı masa etrafında toplaşıp; sinema üzerine sohbet edebiliyordu. Nedim Bey de işte filmleri dinî metinler ışığında yorumlamaya, analiz etmeye çalışan bir yazar olarak dikkatleri üzerine çekiyordu. Birileri Lacan ve Freud ışığında analiz yapmaya çalışırken; bu adam da Risale-i Nur ışığında analiz etmeye çalışıyordu. Sonra tabii 15 Temmuz falan ülkeyi bıçak gibi ortadan ikiye bölünce, Nedim Bey de ülkeden ayrılmak zorunda kalmış, bizi sinema yazılarından mahrum bırakmıştı

Bunu neden mi anlatıyorum? Çünkü bu akşam izlediğim film, tam olarak Nedim Bey'in hakkında yazı yazmak isteyeceği türden bir film de ondan. Şimdi Nedim Bey burada olsaydı, filmin dalağından girer, böbreğinden çıkardı. Yani filmi ballandıra ballandıra anlatır, Risale-i Nur ışığında, Mesnevi ışığında, çeşit çeşit dinî metinler ışığında kapsamlı bir analiz ortaya koymaya çalışırdı. Neden mi? Çünkü film Mesnevi/Mevlevi talebesi bir katilin hikâyesini anlatıyor da ondan. Bu yıl Oliver Laxe "Sırat"ı çekerken, esin kaynakları arasında Mesnevi'yi de saymıştı. Dolayısıyla aynı yıl içinde, yine Mesnevi'den esinlenen bir filme denk gelmek ilginç bir tesadüf, hatta tevafuk oldu. Her ne kadar "Sırat" mertebesinde bir film değilse de, ilginç bir iş ortaya çıkarmışlar. En az bir kez göz atmaya değer bir film olmuş bence.

Bir komedi filminden beklentinizi fazlasıyla karşılayan bir film. Çatırdayan bir evlilik ve çatlaklardan sızan kara komedi güzel bir birleşim olmuş. Başroller de işin hakkını iyi verdiler. Keyifli zaman geçirmek için seyredilebilir.

7 / 10