Bugün Hangi Filmi İzlediniz?

[Commander Dragonlord]

Gündemin popüler konularından yapay zekâya odaklanan bir Fransız gerilim filmi. Bazıları yapay zekânın insanlığın kurtuluşunu sağlayacağı, bazılarıysa insanlığın sonunu getireceğini söylüyor. Bu film ikinci gruptakileri destekleyen bir film. Kâbus gibi bir yapay zekâ filmi. Filmi izledikten sonra "Bu yapay zekânın Allah belasını versin!" derken bulabilirsiniz kendinizi. Stanley Kubrick'in 2001: Bir Uzay Macerası filmindeki uğursuz bilgisayar HAL 9000'i akla getiren bir yapay zekâ asistanı olan Dalloway'den adını alıyor film. Filmin adı Dalloway olmasına rağmen Türkiye'de Yapay Zekâ adıyla gösterime girmiş. Dağıtımcılar "Filmi Dalloway adıyla dolaşıma sokarsak millet bir şey anlamaz, ama Yapay Zekâ adıyla gösterime sokarsak parsayı toplarız. İhhihihihi..." diye düşünmüş olmalı herhâlde. İşte bu tür bir şark zekâsını yapay zekâ bile alt edemez. Ben kendi adıma filmi beğendim. Geçmiş travmalar, yapay zekâ, yazar tıkanıklığı gibi pek çok konuya değinmeye çalışması filmin bütünlüğüne biraz zarar vermiş olsa da, en nihayetinde izlemeye değer bir film çıkmış ortaya. Herkese keyifli seyirler.

[denisilin]

Gerçek efsane!

[denisilin]

TLC sen bitanesin ya

[Commander Dragonlord]

Film bilindik bir hikâyeyi anlatıyor: Ünlü biri; ünlü olmayan, sıradan birine âşık olur ve olaylar gelişir... Çok klişe bir konu ama işte yine de kendini izlettiriyor. Her ne kadar duygusal bir ton benimsese de, samimi ve inandırıcı bir şekilde belirli aile dinamiklerini ele almayı başarıyor.

[Commander Dragonlord]

Filmin hikâyesi 70'li yılların başlarında, Kızıl Kmerler'in egemenliğindeki Kamboçya'da başlıyor. Soth Thida, Kamboçya'da ailesiyle mutlu mesut yaşayan genç bir kızdır. Bir gün, yanına kurutulmuş balık ve pirinç dolu bir kâse alarak, evlerinin önündeki büyük yağmur ağacına tırmanır. Pirinçli balığı ağaçta yemeyi planlamaktadır. Tam afiyetle yemeğini yerken, birden askerler çıkagelir ve evdekilere evden çıkmalarını söylerler. Tüm bu olan biteni ağaçtan izleyen Soth Thida dehşete kapılır ve kâseyi yere düşürür. Kâse paramparça olur ve parçaları dört bir tarafa dağılır. "Annem görmesin diye kırılan parçaları nehire attım." diye anlatır o günleri sonradan Soth Thida. Ölüm korkusuyla bütün aile Tayland sınırına doğru yola çıkar. Sınırda sınır devriyesine yakalanırlar ve paniğe kapılıp mayın tarlasına kaçarlar. Soth Thida bir mayına basar ve bedeni paramparça olur. Uzuvları dört bir yana dağılır. Ölümü o kadar ani olur ki, Hayalet filmindeki Patrick Swayze gibi, öldüğünü bir süre fark etmez bile. Ondan sonra... Neyse, daha fazla anlatıp spoiler vermeyelim. İzleyip kendiniz karar verin en iyisi.

[svsknr]

70 küsür ödüllü kısa film diye YouTube'ta görünce izlemiştim. Sanırım ödüllerin 60 küsürü taraflı ama izlemek isteyenler için yine de link bırakayım...

Düzeltme: 70 küsür festival, 25 ödülmüş...

[svsknr]

Kadro sağlam ama verilen tüm ödüller de kadro için bence...

[denisilin]

[svsknr]

Yine izledim, bir kez daha izledim, acaba kaçıncıya izledim vs. ama tekrar izlerim, o kesin!

[kuzeydebiryer]

Bir ilişkiyi söylenen sözlerden daha çok söylenmeyenler yıkar. Bu anlayışın filme dönüşmüş şekli Loveable. Yönetmen ilk uzun metrajında çatlayan bir ilişkiyi yüzleşmeler ile buluşturarak iyi iş çıkarmış. Bize miras korkular ile yaşamanın ne kadar zor olduğunu hatırlatması benim için kıymetlidir. Yüzleşme anlarında anılara dönüp hissedilenleri kamera kadrajının tam merkezine oturtması etkili bir anlatımdı. Filmde dendiği gibi "içinde ne var" sorusuna cesaretle yaklaşmak gerekiyor. Gerçek hikayemiz bu sorunun ardında gizli.

8 / 10